Adalet…
- Hak ve hukuka uygunluk; hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme; doğruluk. (Oxford Dictionary)
- Adil olma durumu. (Oxford Dictionary)
- Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe. (TDK)
- Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme. (TDK)
Sosyal Adalet: Toplumun değişik kesimlerinde hayat standardı, gelir düzeyi vb. birtakım ölçülerin fırsat eşitliği çerçevesinde dikkate alınmasıyla sosyal alanda sağlanan denge durumu. (TDK)
Hakkaniyet: Hak ve adalete uygunluk, doğruluk, nasfet. (TDK)
Suç karşısında izlenen yol bakımında adalet iki farklı şekilde ele alınır:
Cezalandırıcı Adalet: Suç işlenmesiyle bozulan düzenin eski haline gelmesi ve meydana gelen uyuşmazlığın çözümü, suçun ve suçlunun tespiti ve cezalandırılması ile sağlanır. Bu yaklaşımda cezalandırma zorunludur.
Devletin olmadığı ilkel toplumlarda zarar gören kişiler içgüdüyle beraber zarar veren kişiyi cezalandırma yani intikam alma duygusuyla hareket eder ve aldıkları zararın fazlasını vererek toplum içinde bir kaos ortamının oluşmasına neden olmaktadır. Cezalandırıcı adalet bunu engelleme ve herkesin hakkını koruma kısmında karşımıza çıkan bir kavramdır. Eski devlet dönemlerde “Kısas” kavramı karşımıza çıkmaktadır ama günümüze yaklaştıkça bu kavram yerini “Hapis” kavramına bırakmıştır.
Onarıcı Adalet: Meydana gelen suçun mağduru ile failinin bir araya getirilmesi yöntemi. Onarıcı adalet, yasal bazı prensipleri uygulayıp suçluyu cezalandırmaktansa, mağdurların ve suçluların ihtiyaçlarına odaklanan bir yaklaşımdır.
Mağdurlar süreçte aktif bir rol alırlar, suçlular ise, özür dileyerek, çalınan parayı geri iade ederek veya toplum hizmeti yaparak neden oldukları zarardan ötürü sorumluluk almaya teşvik edilirler (verdikleri zararı onarmak üzere). Bu suçu devletten ziyade bir bireye ya da topluma karşı yapılmış bir yanlış olarak kabul eden bir adalet teorisine dayanır.
Bir toplumun yaşanabilir olması, bazı temel değerler ekseninde toplumda ortak bir tavır ve birliktelik ortamının oluşmasına bağlıdır. İnsanlar; bir toprak parçası üzerinde, belirli bir zaman aralığında bir arada yaşama zorunluluğundan ötürü ortak bir kaderi paylaşabilirler ancak böyle bir birlikteliğin varlığı, insanların yaşanabilir bir toplum oluşturdukları anlamına gelmez. Toplumsal barış ve güvenlik, yaşanabilir bir toplumun olmazsa olmaz elementlerindendir. Güvenli toplumun oluşabilmesi ise hem diğer bireylerden hem de otoriteden gelecek haksızlıklara karşı kişiye koruma alanı sağlayan, hukukun üstünlüğünü esas alan bir anlayışın hakim olmasıyla mümkün olabilir. Adalet; toplumun birliktelik içerisinde, güvenli ve huzurlu bir ortamda yaşaması için temel şarttır. Bir ülkede yaşayan bireylerin birbirine karşı adil davranışlar sergilemesinin yanında, mevcut otoritenin de aynı şekilde adaletten yana bir tutum sergilemesi zorunludur.
Dünya genelinde, sadece hukuksal düzlemde değil; birçok anlamda birçok adaletsizlikle karşı karşıya kalınmakta. Hizmetlere erişim konusunda, ekonomik ve sağlık alanları gibi alanlarda da adaletsizlikler hem ülke genelinde hem de dünya genelinde mevcut. Örneğin, dünyanın bazı bölgelerinde teknoloji alanında metaverse, akıllı şehirler ve 5G konuşulurken, bazı bölgelerinde ise internete temel erişim dahi bulunmuyor. Dünyadaki en zengin 42 kişinin mal varlığı, dünya nüfusunun %50’sine tekabül eden 3,6 milyar insanla eşittir; en zengin 10 ülkenin geliri de en fakir 10 ülke gelirinin tam 77 katıdır. Küresel adaletsizliğin bu kadar rahatsız edici boyutlarda olması ve servetin bu kadar adaletsiz paylaşımı beraberinde yoksulluk, çatışmalar, açlık gibi başka sosyal problemlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Sağlık alanındaki adaletsizliklere örnek verilmesi gerekirse günümüzde Japonya’da ve İsveç’te doğan bir kız çocuğunun 80 yıldan fazla yaşaması beklenirken Afrika’nın bazı ülkelerinde doğan bir kız çocuğunu 45 yıldan az bir yaşam süresinin beklenmesi veya Birleşik Krallık’ta siyah ve Latin Amerikalılar ile Asyalı ve azınlık etnik gruplarda ölüm hızının beyazlarla karşılaştırıldığında daha yüksek olması verilebilir.